1980'lerde temelleri atılan 3D yazıcı teknolojisi, ilk olarak endüstriyel prototipleme amacıyla kullanılmaya başlandı. 1984’te Charles Hull tarafından geliştirilen stereolitografi yöntemi, bu alandaki ilk büyük adım oldu.
Zamanla FDM (Fused Deposition Modeling) ve SLS (Selective Laser Sintering) gibi farklı tekniklerle daha erişilebilir hale geldi. 2000'lerden sonra açık kaynaklı projelerin yaygınlaşmasıyla masaüstü 3D yazıcılar bireysel kullanıcıların da hayatına girdi.
Günümüzde tıptan otomotive, inşaattan modaya kadar birçok sektörde devrim yaratan 3D yazıcılar; kişiselleştirilmiş üretim, düşük maliyet ve sürdürülebilirlik gibi avantajlarla öne çıkıyor.
Gelecekte ise yapay zekâ destekli tasarımlar, biyoyazıcılar ve uzayda üretim gibi alanlarda 3D baskının sınırları daha da zorlanacak.